Son dönemde finans piyasalarında ilgiyle takip edilen veriler arasında, Kredi Teminatını Gösteren Swaplar (CDS) önemli bir yer tutuyor. Son beş yılda gözlemlenen bu düşüş, yatırımcılar ve finans analistleri arasında sıkça konuşulmaya başlandı. Peki, yıllar içinde neden bir düşüş yaşandı? CDS'lerin bu noktaya gelmesinin arkasındaki sebepler neler? Sonuçları piyasalara nasıl yansıyacak? Bu yazıda detaylı bir analiz sunacağız.
CDS'ler, bir borçlunun yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, alacaklıya ödeme yapan bir tür sigorta sözleşmesidir. Bu finansal araçların en önemli işlevlerinden biri, borçlanma riskinin fiyatını belirleyerek yatırımcılara piyasalardaki riskleri anlamalarında yardımcı olmaktır. Dolayısıyla, CDS fiyatları düştüğünde, bu durum genellikle piyasaların daha az riskli bir hale geldiğini ve borçlu ülkelerin veya şirketlerin iflas riskinin azaldığını gösterir. Ancak son yıllarda CDS'lerde gözlemlenen bu düşüş, birçok değişkeni de beraberinde getiriyor.
2018 yılının başından itibaren CDS'lerde belirgin bir düşüş gözlemlendi. Bu süreçte küresel ekonomik durum, döviz kurları, merkez bankalarının para politikaları ve jeopolitik gelişmeler gibi birçok etken rol oynadı. Öncelikle, 2020 yılında başlayan Covid-19 pandemisi sonrası alınan tedbirler, merkez bankalarının piyasalara sağladığı likidite ile birleşince, olsa olsa bir güven ortamı oluşturdu ve bu durum CDS'lerin fiyatlarını aşağı çekti. Ekonomik canlanma belirtilerinin ardından yatırımcılar daha büyük riskleri almaya istekli hale geldi.
Ayrıca, 2021 ve 2022 yıllarında yaşanan mali teşvikler, birçok sektörün toparlanmasına yardımcı oldu ve bu durum ülkelerin borçlanma maliyetlerini düşürdü. Yüksek enflasyon ve faiz oranlarının artış göstermesiyle birlikte, yatırımcılar daha güvenilir varlıklara yöneldi. Bu yönelim, ilk başta CDS'lerin fiyatlarında düşüşe neden oldu.
Yatırımcılar, korona sonrası dönemde yenilikçi teknolojilere ve sürdürülebilir enerji sektörlerine de odaklandıkça, CDS'lere olan talep azalınca fiyatlar geriledi. Öte yandan, başta ABD olmak üzere, birçok ülkenin güçlü ekonomik toparlanma süreci de yatırımcı algısını olumlu bir şekilde etkiledi. Tüm bu faktörler, CDS'lerin son beş yıldaki dip seviyelere inmesinde etkili oldu.
CDS'lerdeki bu düşüş, piyasalara birçok olumlu etki sağlasa da, bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Özellikle, CDS fiyatlarının bu kadar düşmesi, bazı yatırımcılar için güven ortamının sağlandığı algısını güçlendirirken, diğer yandan, piyasalardaki aşırı iyimserliğin bir balon yaratabileceği endişesini de doğuruyor. Yatırımcılar, güvenli liman olarak gördükleri varlıklara yönelmeye devam ederse, riskli varlıkların değer kaybetmesi olasılığı artabilir.
Ayrıca CDS'lerde yaşanan düşüş, kredi derecelendirme kuruluşlarının notları üzerinde de etkili olabilir. Yüksek not verilen şirketlerin veya ülkelerin, borçlanma maliyetleri düşerken, borçluluğu artan ülkelerin CDS'lerinin yükselmesi ve risk algısının değişmesi gibi durumlara sebep olabilir. Dolayısıyla, yatırımcıların CDS'lerden çıkış yapıp, alternatif yatırım araçlarına yönelmesi beklenebilir.
Sonuç olarak, CDS'lerde son 5 yılda yaşanan düşüş, piyasalarda bir dizi dalgalanmalara sebep olabilecek dinamik bir süreçtir. Merkez bankalarının politikaları, ekonomik durum, enflasyon ve sosyal gelişmeler gibi birçok faktör bu süreci etkilemekte. Yatırımcıların bunu göz önünde bulundurarak stratejilerini şekillendirmesi, belirsizliklerin minimize edilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Son olarak, CDS'lerdeki bu düşüşün, piyasalara yansıyan etkileri önümüzdeki dönemlerde daha net bir şekilde görülecek.