İstanbul, 30 Ekim 2023 tarihinde yaşanan şiddetli deprem ile sarsıldı. Deprem, şehirde birçok yurttaşın paniğe kapılmasına neden olurken, uzmanlar bu olayın beklenen büyük depremin habercisi olup olmadığını tartışmaya açtı. Ancak, bu depremin aslında İstanbul'daki fay hatlarının enerji biriktirmesiyle ilgili olduğunu düşünen uzmanların sayısı da bir hayli fazla. Peki, bu durum İstanbul'u nasıl etkileyecek? Depremin ardında yatan gerçekler neler? İşte İstanbul'daki son gelişmeler ve uzman yorumları.
İstanbul'da meydana gelen deprem, 5.7 büyüklüğünde kaydedildi. Gözlemlenen sarsıntı, şehir genelinde hissedildi ve birçok vatandaş panik yaşadı. Ancak uzmanlar, bu depremin beklenen büyük İstanbul depreminin bir öncüsü değil, aksine fayın enerji birikimi ile ilgili olduğunu belirtiyor. İstanbul'un altında yatan fay hatları, uzun yıllardır kritik bir enerji biriktirmiş durumdaydı. Bu enerji, zamanla çeşitli sarsıntılara neden olabiliyor. Uzmanlar, bu tür depremlerin, büyük depremlerin habercisi olabileceğini ancak bu olayın İstanbul'daki deprem riskinin arttığını göstermediğini ifade ediyorlar.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, “Biz aslında bu tür küçük depremlerin, büyük depremler öncesinde meydana gelen enerjinin boşaltılması olarak değerlendiriyoruz. Bu, fay hatlarının hareketliliğini artıran bir durum. Ancak bu, İstanbul’un büyük bir depreme gideceği anlamına gelmez” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor.
İstanbul, coğrafi konumu gereği deprem riski yüksek bir şehir olarak biliniyor. Uzmanlar, bu nedenle İstanbul'da yapılan yapı denetimlerinin ve güçlendirme çalışmalarının son derece önemli olduğunu vurguluyorlar. Her geçen gün artan nüfus ve yapılaşma ile birlikte, sismik risklerin artırılmaması için bireylerin de dikkatli olması gerektiği ifade ediliyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nin yaptığı açıklamalar, İstanbul’un deprem riskinin bilincinde olan vatandaşların yapması gerekenleri belirliyor. Bu önlemler arasında, deprem sırasında nasıl davranılması gerektiği, acil durum çantalarının hazırlanması ve güvenli alanların belirlenmesi yer alıyor.
Deprem sonrası hasar tespit çalışmaları ve afet yönetim sistemlerinin etkinliği de göz önünde bulundurulması gereken diğer konulardır. Kamu ve özel sektör işbirliği ile yürütülecek çalışmalar, deprem sonrası yaşanabilecek maddi ve manevi kayıpları en aza indirmek için oldukça önemlidir. İstanbul'la ilgili yapılan bu tür çalışmalara destek veren STK’lar ve gönüllü kuruluşlar, deprem sonrası yardım ve destek hizmetleri sağlamak amacıyla hazırlıklarını sürdürüyor. Bu duruma bağlı olarak, İstanbul'un deprem hazırlığı açısından daha sağlam bir altyapıya kavuşması, toplumsal dayanışma ve bilinçlenme ile mümkün olacaktır.
Sonuç olarak, İstanbul'da yaşanan depremin ardından uzmanların uyarılarına kulak vermek ve depreme hazırlıklı olmak son derece önemlidir. “Büyük deprem her an gelebilir” düşüncesi yerine, küçük depremlerin de ciddi bir tecrübe kaynağı olacağı unutulmamalıdır. Fay üzerinde biriken enerjinin boşalması kaçınılmazken, şehrin deprem konusunda ilerici ve öncü bir model oluşturması gerektiği ortadadır. İstanbul’un geleceği, hem deprem bilincinin artması hem de inşaat sektöründe yapılan iyileştirmelerle güvence altına alınabilir.