Isparta’da etkili olan zirai don, tarım sektörünü sarsarak çiftçileri zor durumda bıraktı. Özellikle elma, gül, kiraz ve kayısı gibi önemli ürünlerde yaşanan büyük kayıplar, yerel ekonomiyi olumsuz etkiledi. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen bu don olayı, tarım alanında ciddi tahribatlara yol açarken, üreticilerinin yıl içinde elde edecekleri gelirleri de tehdit altına aldı.
Zirai don, ölçülen hava sıcaklığının sıfırın altına düşmesiyle oluşan bir durumdur. Gece saatlerinde meydana gelen bu don olayı, özellikle erken çiçeklenen bitkiler üzerinde yıkıcı etkiler yaratmaktadır. Isparta, Türkiye’nin en önde gelen meyve üretim merkezlerinden biri olarak bilinir; bu nedenle, aniden yaşanan bir soğuk hava dalgası, bölgede tarımın tamamını etkileyebilir. Çiftçiler, normal şartlarda meyve ağaçlarının gelişimlerini sürdürebilmek için bu tür iklim olaylarına hazırlıklı olmalıdır. Ancak söz konusu don durumu, beklenmedik bir şekilde geldiği için üreticiler, zararlarını en aza indirmek için ne yapacaklarını düşünmek zorunda kaldılar.
İlk belirlemelere göre, Isparta’daki elma, gül, kiraz ve kayısı bahçelerinde oluşan zarar oranı yüzde 70’lere kadar çıktı. Üreticiler, bu kaybın sadece yılı değil, içlerinde bulundukları finansal sıkıntıları da derinleştirdiğini belirtiyor. Özellikle gül üretimi başta olmak üzere, raf ömrü kısa olan bu ürünler, aniden gerçekleşen don nedeniyle telafisi zor kayıplar verdi. Çiftçiler, don hadisesinin etkilerinin uzun vadede hissedileceğinden endişe ediyorlar. “Bu yılki üretim planlarımızı tamamen değiştirmek zorunda kalabiliriz,” diyen bir çiftçi, “hem sezon öncesi yatırımımızı kaybettik hem de piyasa kaygısı içindeyiz,” şeklinde görüş belirtti.
Isparta’nın tarımsal yapısı gereği elma, gül, kiraz ve kayısı, sadece ekonomik bir değer değil, aynı zamanda bölgenin kimliği haline gelmiştir. Geride bıraktığımız yıl, özellikle yüksek rekolte ile anılan bu ürünler, bu yıl için aynı ümidin taşınamayacağını gözler önüne seriyor. Tarım Bakanlığı’nın bölgede bir an önce gerekli incelemeleri yaparak, çiftçilere destek sağlaması gerektiği düşünülüyor.
Bölge çiftçileri, bu tür iklimsel dalgalanmalar karşısında daha dayanıklı hale gelmek için neler yapabileceklerini araştırmaya başladı. Özellikle, iklim değişikliği ve aniden yaşanan hava olaylarının artışı, tarımda dayanıklılığı artıracak çözümler geliştirilmesi gerektiğinin fikrini de güçlendiriyor. Solunan havanın ve iklimsel olayların çiftçilere nasıl etkilediği üzerinde de düşünmek gerekiyor. Isparta’da yaşanan zirai don olayının ardından çiftçilerin yanı sıra tarım uzmanları ve tesisatçıların da harekete geçeceği belirtiliyor.
Bölgede tarım teşkilatları, çiftçilerin yaşadığı kayıpları tespit etmek için anket çalışmaları yapacak. Böylece, ihtiyaç duyulacak ekonomik yardımların belirlenmesi adına istatistiksel veriler oluşturulmuş olacak. Eğer çiftçiler desteklenmezse, yıllardır süregelen geleneksel tarım uygulamaları sorgulanacak. Bu sadece Isparta’nın değil, benzer iklim şartlarına sahip diğer bölgelerin de geleceğini etkileyebilir.
Sonuç olarak, Isparta’da yaşanan zirai don felaketi, yalnızca bir doğa olayı değil, aynı zamanda tarımsal sürdürülebilirliğin tartışıldığı bir dönüm noktası. Üreticilerin, bu tür iklim olaylarına karşı nasıl korunabileceği ve desteklenebileceği, Türkiye tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesini gerektirecek bir olgudur. Tüm bu etmenler göz önüne alındığında, çiftçilerin sorunlarına kulak verilmesi ve gerekli desteklerin bir an önce sağlanması, yalnızca Isparta için değil, ülke tarımı için kritik öneme sahiptir.