Son dönemde, dünya genelinde pek çok kişi ve kurum, insan hakları ihlalleri ve öğrenci mücadelesi konularında hassasiyet göstermeye başladı. ABD'nin Illinois eyaletinde bir üniversitede görev yapan profesör, Türkiye'de haksız yere eğitim hakkı elinden alınan Rümeysa Öztürk’e dikkat çekmek için açlık grevine başladı. Rümeysa'nın hikayesi, sadece bir bireyin değil, tüm toplumların adalet mücadelesinin sembolü haline geldi. Profesör, bu eylemiyle Rümeysa’nın yaşadığı zorluklara ve eğitim hakkının önemine dikkat çekmeyi hedefliyor.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'de eğitim alan genç bir kadın olarak, 2021 yılında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hedef haline geldi. Türkiye'deki iç siyasi durum ve baskıcı uygulamalar, Rümeysa'nın eğitim hayatını olumsuz etkiledi ve genç öğrencinin üniversiteye kabulü sürecinde sorunlar yaşanmasına neden oldu. Rümeysa’nın karşılaştığı bu zorluklarla birlikte, benzer durumda olan birçok öğrenci de bu mücadeleyi sürdürmekte. ABD'li profesör, Rümeysa’nın yaşadığı süreci ve aynı zamanda eğitim hakkının dünya genelinde nasıl tehdit altında olduğunu gözler önüne sermek amacıyla açlık grevi başlatma kararı aldı.
Bu tür eylemlerin, sosyal medya ve uluslararası kuruluşlar aracılığıyla daha geniş bir kitleye ulaşabileceğini düşünen profesör, söz konusu hak ihlallerini kamuoyuna duyurmanın önemine vurgu yapmaya çalışıyor. Kendisinin açlık grevine başlamasıyla birlikte, çeşitli gazeteler, televizyonlar ve çevrimiçi platformlar bu konuyu gündeme getirmeye başladı. Sosyal medya üzerinden #RümeysaİçinAçlıkGrevi etiketi ile başlatılan kampanya, kısa zamanda birçok destek buldu ve geniş bir destekçi kitlesi oluşturdu.
Açlık grevi haberi yayıldıkça, birçok öğrenci ve akademisyen ekonomide ve toplumsal hayatın çeşitli alanlarındaki haksızlıkları dile getirmek için benzer eylemler yapmaya başladı. Profesör, sosyal medya aracılığıyla yoğun bir şekilde destek mesajları almaya başladı. Türkiye'deki eğitim ortamının ikiliği ve adalet arayışları, uluslararası platformda yankı bulmaya devam ediyor.
Rümeysa Öztürk’ün hikayesi gibi birçok vakıanın göz ardı edilmesi, toplumsal duyarlılığı artıran etkenlerden biri olarak değerlendiriliyor. Rümeysa’nın eğitim hakkını kaybetmesi, toplumun farklı kesimlerinde güçlü tepkilere yol açtı ve bu durum, birçok bireyin kendi mücadelelerine ışık tuttu.
Gelişmeler şimdilik dikkatle izleniyor. Profesörün açlık grevi, farkındalık yaratmanın ötesinde, haksızlıkların ve insan hakları ihlallerinin durdurulması için bir mücadele aracı haline geldi. Destekçileri, Rümeysa ve benzeri mağdurların sesi olmayı kendilerine bir misyon olarak belirlediler. Eğitim hakkının korunması, artık sadece bireysel bir mesele değil, toplumsal bir sorun olarak tüm dünyada yankı buluyor.
Sonuç olarak, ABD'li profesörün Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi, sadece bir bireyin hikayesi değil; aynı zamanda eğitim hakkını savunan tüm insanlar için bir sembol haline geldi. Dünya genelindeki diğer aktivistlere de ilham veren bu cesur adım, uluslararası arenada haksızlıkların gündeme gelmesine ve eğitim özgürlüğü için bir çağrı yapılmasına zemin hazırladı. Açlık grevinin sona erip ermeyeceği, Rümeysa'nın durumu ve bu konuda atılacak adımlar, dünya gündeminde önemli bir yer edinmeye devam edecek.